
Tapınağın gölgesinde oturmuş, gün batımına bakıyorum. Rüzgar Anadolu bozkırının sesini taşıyor. Bir gelinciğin tapınak sütunlarının dibinde bittiğini görüyorum. Kırmızısı o kadar canlı ki, adeta bu toprakların canlılığını müjdeliyor. Çiftçiler tarlalardan dönerken, traktörlerin sesi bozuyor bu kutsanmış güzelliği. 21. yy'ın vahşiliği iliğime işliyor. Biraz sonra ben yine kendi içselliğime dönüyorum.
Aezanoi'deki Zeus Tapınağı. Friglerin ülkesinde Friglerin kurduğu bir şehirde, Romalıların inşa ettiği bu tapınakta bir Antik yunan tanrısı. Şehrin ortasında sütunları dimdik ayakta duruyor. Bir an bakıyorum merdivenlere, Zeus rahiplerini görüyorum gelirlerken sütunlu yoldan. Ellerinde tütsüler ve otlar, arkalarından bir öküz getiriyorlar. Kanını Zeus için dökecekler. Bembeyazlar içinde bakıyor onlara rahibeler. Sütunların arasında çocuklar koşuşturuyorlar. Her yerde bir hareket var. İşte merdivenlerden çıktılar. Artık halk giremez içeri. Yasaktır çünkü. Tapınağın içerisine sadece rahipler girebilir. Merdivenlerde Zeus'a yalvaranları görüyorum. Rahipler İmparatorluğun doğusunda başka hiçbir tapınakta olmayan alt salona giriyorlar. Bu seneki kıtlık için Penkalas çayının kutsal suyuna ve Zeus için akıtılan kana bakıyorlar .
Sonra bir ses duyuyorum gerilerden. Evet, bu ses Agora'dan geliyor. Pazar alanından. Asık suratlar görüyorum. Ortadaki taşa, imparator Diocleatian'ın gönderdiği pazar fiyatlarını kazıyor bir memur. Pazar sessiz. Belli ki insanlar gittikçe bozulan ekonomiden memnun değiller. Artık herşeyin fiyatını imparator belirliyormuş. Bu ilk kez duyulan bir şey.
Sütunlu revakların çevrelediği yolda giderken bu sefer, elindeki liri ile bir pan şarkısı çalan bir genç görüyorum. Frig başlığı takmış, söylediği şarkının sözleri de yabancı geliyor bana. Ancak şunu biliyorum ki, bu sözler bu topraklara hiç de yabancı değil. Friglerin kayıp dilini söylüyor. Bozkırın ruhuna üflüyor bu ince nağmeleri. Sonra iki Frigyalı genç kız dans etmeye başlıyor. Belki Kibele için dans ediyorlar, kimbilir belki baharın gelişi için. Nihayetinde Frigya bu şarkılar, bu dans ile büyüyor, bozkır bu şarkılar ile çoşuyor.
Artık kendi Anadolu'ma dönmek zorundayım. Fakir bırakılmış, harap ve bitap düşmüş Anadolu'ma. Artık sütunlar yıkılmış, tapınak yüzyılların sessizliği içerisinde. Pazar alanı ıssız, agora kaybolmuş. Ellerim tutmak istiyor onları, dokunmak istiyor o tarihe. İşte o an bir melodi duyuyorum. Bir genç oturmuş, bağlamasını dokunuyor. Bu toprağın ağacıyla yapılmış, onun suyuyla yapılmış sazına dokunuyor. Ve yine iki genç kız geliyor, yemenilerini bırakıp, yüzyıllara meydan okurcasına dans ediyorlar. Aynı yüzyıllar önceki gibi, aynı bu toprağın önceki insanları gibi. Bu melodi ile canlanıyor yüzyıllar boyunca bu topraklarda yaşamış insanlar. Ve bozkır canlanıyor bir daha. Bu toprak ayağa kalkıyor. Binyılların mirası benim insanlarımla büyüyor.
Böyledir bu topraklar. Herkesi bağrına basar. Böyledir Anadolu, anadır çünkü. toprak anamızdır o...
Aezanoi'deki Zeus Tapınağı. Friglerin ülkesinde Friglerin kurduğu bir şehirde, Romalıların inşa ettiği bu tapınakta bir Antik yunan tanrısı. Şehrin ortasında sütunları dimdik ayakta duruyor. Bir an bakıyorum merdivenlere, Zeus rahiplerini görüyorum gelirlerken sütunlu yoldan. Ellerinde tütsüler ve otlar, arkalarından bir öküz getiriyorlar. Kanını Zeus için dökecekler. Bembeyazlar içinde bakıyor onlara rahibeler. Sütunların arasında çocuklar koşuşturuyorlar. Her yerde bir hareket var. İşte merdivenlerden çıktılar. Artık halk giremez içeri. Yasaktır çünkü. Tapınağın içerisine sadece rahipler girebilir. Merdivenlerde Zeus'a yalvaranları görüyorum. Rahipler İmparatorluğun doğusunda başka hiçbir tapınakta olmayan alt salona giriyorlar. Bu seneki kıtlık için Penkalas çayının kutsal suyuna ve Zeus için akıtılan kana bakıyorlar .
Sonra bir ses duyuyorum gerilerden. Evet, bu ses Agora'dan geliyor. Pazar alanından. Asık suratlar görüyorum. Ortadaki taşa, imparator Diocleatian'ın gönderdiği pazar fiyatlarını kazıyor bir memur. Pazar sessiz. Belli ki insanlar gittikçe bozulan ekonomiden memnun değiller. Artık herşeyin fiyatını imparator belirliyormuş. Bu ilk kez duyulan bir şey.
Sütunlu revakların çevrelediği yolda giderken bu sefer, elindeki liri ile bir pan şarkısı çalan bir genç görüyorum. Frig başlığı takmış, söylediği şarkının sözleri de yabancı geliyor bana. Ancak şunu biliyorum ki, bu sözler bu topraklara hiç de yabancı değil. Friglerin kayıp dilini söylüyor. Bozkırın ruhuna üflüyor bu ince nağmeleri. Sonra iki Frigyalı genç kız dans etmeye başlıyor. Belki Kibele için dans ediyorlar, kimbilir belki baharın gelişi için. Nihayetinde Frigya bu şarkılar, bu dans ile büyüyor, bozkır bu şarkılar ile çoşuyor.
Artık kendi Anadolu'ma dönmek zorundayım. Fakir bırakılmış, harap ve bitap düşmüş Anadolu'ma. Artık sütunlar yıkılmış, tapınak yüzyılların sessizliği içerisinde. Pazar alanı ıssız, agora kaybolmuş. Ellerim tutmak istiyor onları, dokunmak istiyor o tarihe. İşte o an bir melodi duyuyorum. Bir genç oturmuş, bağlamasını dokunuyor. Bu toprağın ağacıyla yapılmış, onun suyuyla yapılmış sazına dokunuyor. Ve yine iki genç kız geliyor, yemenilerini bırakıp, yüzyıllara meydan okurcasına dans ediyorlar. Aynı yüzyıllar önceki gibi, aynı bu toprağın önceki insanları gibi. Bu melodi ile canlanıyor yüzyıllar boyunca bu topraklarda yaşamış insanlar. Ve bozkır canlanıyor bir daha. Bu toprak ayağa kalkıyor. Binyılların mirası benim insanlarımla büyüyor.
Böyledir bu topraklar. Herkesi bağrına basar. Böyledir Anadolu, anadır çünkü. toprak anamızdır o...
1 yorum:
Anlatım stilin muhteşem. Konular ilgi çekici ve okuyucunun zorlanmadan ve sıkılmadan, hayal gücü kurmasına yardım ederek bilgi sahibi olmasını teşvik ediyor. Sana sadece bazı önerilerde bulunmak istiyorum. Öncelikle yazılarında herhangi bir sınıflandırma (örnek: zamanına göre M.Ö.???, M.S.???) yapmayı düşünüyor musun? Bir de dipnotlar eklersen bazı olgular bu konuda senin kadar araştırma yapmamış insanların anlamalarını kolaylaştırmak için çok etkili olacaktır. (örnek: Aezanoi'deki Zeus tapınağından bahsederken Aezanoi kenti hakkında en azından nerede ve ne zaman kurulmuş olduğu ve önemi hakkında 1 cümleye sığdırabileceğin bir dipnot yazabilirsin ve buna benzer şekilde detay gerektiren diğer bazı yerlerde mesela Roma imparatorları hakkında daha detaylı bilgiler yazabilirsin.) Resimlerde kullandığın gibi metinlerin sonunda da hangi referanslardan yararlandığını belirtirsen, daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucların için çok faydalı olur. Seninle gurur duyuyorum.
Yorum Gönder