Herkesin isyan ettiği, ne olduğunu ve kimden miras kaldığını bilmeden yurdun malıdır diye ölümüne savunduğumuz bu konu hakkında biraz içimi dökmek istiyorum aslında.
Bizim için tarihi eser taştır. Evet yanlış duymadınız taştır sadece. Çocuklar küçük yaştan itibaren taş olarak öğrenirler bunları. Köy meydanında veya yakınlarında eğer böyle eserler varsa onlar sadece taşlıktır. Tabi ki bu toprağın taşında toprağında emeği olan köylümüzün elbetteki o taşlarda da hakkı vardır. O da zaten bu hakkı evinin temelinde vey bahçe duvarında kullanarak bu hakkını kullanır. Peki biz bu köylüyü eğittik mi? Hayır. Bu köylü Anadolu'ya ilk geldiğinden beri böyleydi. Onların suçu yok tabi ki. Ama insan ne olursa olsun sinirlenmeden edemiyor.
Tarihi eserlere ya bir inşaat malzemesi, ya da içerisinde define bulunabilecek yerler olarak gördük daima. Hiç değişmedi bu görüşümüz. Gavurun yaptığından ne olacak dedik, altın bulursak ganimettir dedik. Böyle gitti böyle gidiyor. En çok kızdığım bir taraftan böyle olurken diğer taraftan bir şekilde geçmişte yurtdışına çıkarılan eserler ile ilgili yaptığımız yorumlar.
Belki kızacaksınız belki de beni tasvip etmeyeceksiniz. Ama olaylara tersten bakmak kimi zaman iyi olabilir.
Londra'da British Museum'da bulunan Nereid Anıtı 19 yy.da Xanthos antik kentinden İngiliz arkeologlar tarafından sökülerek İngiltere'ye götürülmüştür. Şimdi Nem kontrolü altında bir salonda, üst düzey güvenlik içeren bir yerde ziyaretçilere açıktır. Hem de ücretsiz olarak. Zİyaret etmek isteyenler hiç bir ücret ödemeden müzeye girer ve karşısında saatlerce oturup o anıtı izleyebilir. "Herkes Londra'ya gidemeyebilir" diyebilirsiniz. Peki Karun hazinelerini Uşak müzesinde sergiledik ne oldu? Kimbilir kimin organize ettiği bilinmeyen birilerine çaldırdık. Sanıyorum biraz ilgisiziz geçmişten gelenlere karşı.
Tarihi eserler insanlığın ortak malıdır. Herhangi bir ulusallık öne sürülemez. Bir insan olarak İngiltere'de bulunan Stonehenge veya Peru'da bulunan Machu Pichu'da ne kadar hakkım varsa, Bergama'da ya da Xanthos'da o kadar hakkım vardır. Aynı şey diğer milliyetler için de geçerlidir. Burada tek farklılık sözkonusu eserler yasal olarak benim ülkemin sınırları içerisinde olduğu için onların bakımı, ortaya çıkarılması ve korunmasında benim tüm insanlık adına sorumlu olmamdır. Mustafa Kemal Atatürk'ün de belirttiği gibi diğer medeniyetlerden kalma eserler tüm insanlığa aittir. Bu eserlerin korunmasından ise biz sorumluyuz.
Nereid anıtı veya şu an Berlin müzesinde bulunan Zeus Sunağı, peki biz bu anıtları koruyabilir miydik? Zannetmiyorum. Kişisel düşünceme göre, Zeus sunağı frizleri çalınmış, sütun parçaları evlerin zeminlerinde, heykeller kayıp harabe halinde dururdu. Ben istemez miyim, akropol tepesinde korunmaya alınmış, kapalı bir şekilde duran, 7/24 üst düzey güvenlikle korunan Zeus Sunağı görmeyi. Ancak olmuyor. Yapamıyoruz ve ileride de yapabileceğimize ilişkin görüşlerim gittikçe daha zayıflamakta.
Olumlu-olumsuz eleştirilerinizi bekliyorum.